Merak Ettikleriniz

Mamografi X-Işınları kullanılarak görüntülerin elde edildiği bir tetkiktir ve radyasyon içermektedir.

Kliniğimizde kullanılan son teknoloji dijital mamografi cihazı kişinin kendine özel meme kalınlığına göre radyasyon dozunu ayarlamaktadır ve bu da en düşük dozdur. Kliniğimizde kullanılan son teknoloji dijital mamografi cihazının radyasyonu evlerimizdeki salondaki ortam radyasyonu ile aynıdır.

Mamografinin sağladığı fayda göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir çünkü meme kanserinin “erken” belirtisi olan mikrokalsifikasyonları (kireçlenme) 1mm’den küçük dahi olsalar gösterebilen tek tetkiktir.

Tarama amacıyla yılda bir kez yapılan mamografiye başlamak için en uygun yaş 40 yaştır.

Meme kanserinden şüphelenildiğinde yapılan tanı amaçlı mamografi ise her yaşta yapılabilir. Örneğin yirmili yaşlarda bir genç kızda meme kanseri şüphesi varsa tanısal amaçlı mamografi yapılır. Diğer bir örnek; otuzlu yaşlarda bir memesinde kanser tanısı konmuş kişinin diğer memesi mutlaka mamografi yapılarak değerlendirilmelidir. Örneğin emzirirken eline gelen kitlesi olan yeni anne olmuş bir kişiye de mamografi yapılabilir.

Mamografinin zamanı adet dönemine (menstruel siklus) bağlı değildir; ancak adet bitiminden hemen sonra yapılması, memedeki şişkinlik azaldığı için daha rahat olur.

Her hangi bir şikayetimiz yokken yapılan tetkiklerdir. Farkında olmadığımız ama başlamış olan hastalıkları bize gösterir.

Meme başı akıntısı, meme başında içeriye çekilme, memede şekil bozukluğu, meme cildinde renk değişikliği, memede ele gelen kitle, koltuk altında ele gelen beze gibi mevcut şikayetimizin sebebini bulmaya yönelik yapılan tetkiklerdir.

Hayır. Mamografi ve ultrason birbirinin yerini tutmaz.

Erken tanıda en önemli bulgu mikrokalsifikasyon (kireçlenme) olup bir tek ve yalnızca

mamografi ile görülür.

Mamografi ile görülen kireçlenmeler (mikrokalsifikasyonlar) ultrason ya da meme MR ile görülmez.

Tarama amaçlı yapılan meme ultrasonu normal raporlansa dahi mamografi olmadan tarama eksik kalır. Bu tıpkı bir binanın dış cephesine bakıp (ultrason) banyosundaki seramik hakkında yorum yapmaya benzer.

Meme MR tetkiki mamografi ya da ultrasonografinin yerini almaz. Mamografinin, ultrasonografinin ve MR tetkikinin gördükleri birbirinden farklı ve birbirini tamamlayıcıdır. Örneğin ultrasonografi ile şüpheli bir alan gördüğümüzde mamografi ile bunun içinde mikrokalsifikasyon (kireçlenme) olup olmadığını MR ile de bu yapının kanlanmasının şüpheli olup olmadığını söyleyebiliriz. MR bize meme hakkında bulmacaya bir parça daha ekler ve resmi tamamlamamıza yardım eder.

Meme kanseri için en önemli risk faktörü daha önce meme kanseri tanısının olmasıdır. Kontroller aksatmadan çok düzenli yapılmalıdır.

En iyi tedaviye ve tam iyileşmeye rağmen yılda yüzde 5 olasılıkla tekrarlayabilir. Meme kanserinde en büyük dikkat gerektire organ kanser olmamış diğer memedir. Sağlıklı memenin kontrolü titizlikle yapılmalıdır.

Normal riskli bireylerde yani meme ile ilgili her hangi bir geçirilmiş hastalık öyküsü olmayan, aile hikayesinde meme kanseri ya da yumurtalık kanseri bulunmayan kişilerde yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı %12dir.

Orta derece riskli bireylerde yani geç menopoz, ilk adet yaşının küçük olması, jinekolojik hormon tedavileri, memeden geçirilmiş biyopsi öyküsü sonucunda memenin proliferatif hastalıkları,  sigara alışkanlığı gibi faktörler var ise meme kanserine yakalanma olasılığı normal riskli bireylere göre 4-6 kat artar.

Yüksek riskli bireylerde yani birinci derece yakınlarında meme ya da yumurtalık kanseri  veya erkek yakınında meme kanseri öyküsü, bireyin kendisinde meme kanseri öyküsü, göğüs bölgesine radyoterapi öyküsü, kolon kanseri öyküsü varsa meme kanserine yakalanma olasılığı normal riskli bireylere göre 8-10 kat artar.